İktidar- Devlet Ayrımı

by Fahrettin Dağlı

Eski askeri ve bürokratik vesayetin söz konusu olduğu 2010’lere kadar devlet- iktidar ayırımı nispeten anlaşılabilir. Demokrat Parti hükümetleriyle birlikte Türkiye siyasetinde şu cümle sık sık duyulmaktaydı: “İktidar oldular ama muktedir olamadılar.” Bu mazeret 2010 tarihinden itibaren ortadan kalktı. Bu tarihten itibaren AKP iktidarları artık muktedirdir, devlettir. Yani devletimiz artık bir parti devletidir. Dolayısıyla iktidar ve devlet aynı olduğu için AKP’yi veya CB Erdoğan’ı eleştirmek devleti eleştirmektir.

Devlet eleştirilmez mi? Tabii ki eleştirilir. Devlet efendi değildir, tam aksine hizmetkardır.

Ancak sağıyla, soluyla; dindarıyla, kemalistiyle toplumun çoğunluğu şu ortak noktada buluşmaktadır: “Devletime laf söylettirmem.”

Devleti eleştirmek günah mı? Haram mı? İhanet mi? Bunların hiç birisi değil. Millet asıldır, devlet ona hizmet eder. Hizmet edenler değişebilir ama hizmet kurumu değişmez.

Bu anlayış bize çok pahalıya mal oluyor. AKP iktidarları, devlete ve devletle özdeşleştirdiği kendi varlığına adeta kutsiyet atfederek ve elindeki bütün aparatları kullanarak toplumun biatını almayı başarmıştır.

Sadece sade halk değil toplumun elit kesimi ve muhalifler bile şuna inandırıldı: “Bir derin devlet veya bir derin devlet aklı var.” Bu yazıyı okuyacak olanları bütün samimiyetimle temin ederim ki, ortada ne derin bir devlet ve ne de bir devlet aklı var. Sadece bazı karanlık localar devlet aygıtını elinde bulunduranları etkilemekte ve onlara arzularına uygun olarak istikamet vermektedirler.

Hele hele bugün AKP iktidarı devletin tüm kurumlarını dönüştürerek kendisine ait yan kuruluşlar haline getirdi. Artık muhalefetin önemli bir kesimi bile “devlet maşası” ile terbiye edilmeyi sineye çekip “Devlet daima haklıdır, biz anlamasak bile devletimizin bir bildiği vardır’ anlayış kolaylığına sığınmakta, “Devletimiz isterse asar, isterse keser” anlayışını sürdürerek biatlerini bozmak istememektedir.

Kendisini bu yalanlarla avutmak halkı güvende tuttuğu için konu üzerinde fazla düşünmeye ihtiyaç duyan da pek çıkmaz.

İnandığı ne varsa hepsi bitip tükenmiş bulunan ve başka türlü mutlu olma imkanı bulunmayan insanlar kendilerine bir avuntu bulmak mecburiyetindedirler. Dini ve milli yapı taşlarıyla bir toplum mühendisliği oluşturarak halkın devletle ilgili bu zaafını çok iyi kullanan AKP sayesinde muhalefetin büyük çoğunluğu bile artık farketmeseler de AKP’lidirler. Dini ve millî değer hassasiyeti, orduya / askere duyulan aşk bu iktidar için bir nimet, Allah’ın bir lütfu sayılmalıdır. İktidar, toplumdaki bu anlayış düzeyini yukarı çekmek adına toplum içinde gitgeller yaşayan insanları, onların bu sözkonusu hassasiyetini kaşıyarak kendilerine tabi kılmayı ve onunla seçimi kazanmış durumdadır.

Her seçim öncesi devletin âli menfaatleri (!) diyerek bir yerlere asker çıkarırlar, kimse sormaz: “Burada devletin âli menfaati nedir?” Sormaz, çünkü “devletin işine akıl sır ermez, yapıyorlarsa bir bildikleri vardır!”

“Mavi vatan” derler, günlerce medyada mevzu ederler. Yine kimse sormaz: “Allah aşkına bu mavi vatan nedir? Ne menfaatimiz var?” Yine aynı mazeret: “Devletimiz diyorsa vardır bir bildiği”

“Şurada doğal gaz, burada petrol bulduk” derler ve yine günlerce bir propaganda malzemesi yaparlar, sormayız, “neden bunlar seçim öncesi bulunuyorlar?” Sormayız, çünkü “devletimiz yalan söylemez, bizi aldatmaz…”

Bu akla ziyan izahları sadece AKP kitlesinin onayladığını zannetmeyelim, en baba Atatürkçüler, solcular da bu politikaları alkışlamaktadır. Böyle bir toplumsal haleti ruhiye toplumu esir almış durumdadır.

Devlet ve onun egemenlik şiarlarına duyulan fanatik bağlılık maalesef halkı az düşünen ve aklını devlete ipotek eden bir köle topluluğuna dönüştürüyor.

Hulasa: Ortada bir derin devlet, devlet aklı falan yok ve devletle, hükûmet en azından AKP iktidarları döneminde ayrı yapılar değil. Devletin karanlık odalarında toplantı yapıp milleti kurtarma planları yapan gizli cemiyetler de yok. Devletin bütün yapıları, kurumları AKP’dir artık. Devlet, iktidar ayırımı sadece bir aldatmacadır.

Bunları Okudunuz Mu?

Yorum Bırak

This website uses cookies to improve your experience. Accept