Kendi Ellerimizle İnşa Ettiğimiz ve Beslediğimiz Ego

by Fahrettin Dağlı

Ortadoğu toplumları veya daha özelde İslam Dünyası siyasi ve dini liderlikleri inşa etmede, beslemede mahirler. Aslında İslam Dinine mensubiyet açısından Müslümanların bu mevzuda daha dikkatli olmaları gerekirken tam aksi Allah’ın emrine ve Peygamberin muradının hilafına bir pozisyon takınmışlardır.

PEYGAMBER AHLAKI

15 asır önce Hz. Peygamber bir tehlikeyi fark etmiş ve arkadaşlarını uyarmış;

“Hristiyanların Meryem oğlu İsa’ya yaptıkları gibi beni, batıl ve aşırı surette methettikleri şekilde övmeyin! Ben ancak Allah’ın kuluyum. Bana ‘Allah’ın kulu ve Rasûlü.’ deyin!”

“Ey cemaat! Her zaman nasıl konuşuyorsanız, öyle konuşun! Şeytan sizi saptırmasın! Ben, Abdullah’ın oğlu Muhammed’im. Ben Allah’ın kulu ve Resul’üyüm. Vallahi! Sizin beni bulunduğum derecenin üzerine çıkarmanızı sevmem.” dedi.

Sahabeler Hz. Peygamberi anlatıyorlar;

“Hiçbir şahıs onlara Rasulullah’tan (s.a.v.) daha sevgili değildi. O’nu gördükleri zaman, ayağa kalkılmasından hoşlanmadığını bildikleri için, ayağa kalkmazlardı.”

“Bir gün yine sahabeleri ile otururken bir ecnebi içeriye girdi ve sordu; ‘sizin efendiniz kim?’ O sırada ayakta sahabesine su dağıtan Hz. Peygamber, Peygamberlik fetanetiyle (hazır cevaplılığıyla) ; ‘Bir ümmetin efendisi o ümmete hizmet edendir.’ diye cevap verdi.”

“Hayır vallahi! O’nun için kapılar kapanmaz, karşısında kapıcılar dikilmez, sabah akşam ona kazanlarla yemek götürülmezdi. Fakat O, gizlisi olmayan açık birisiydi. Allah’ın Rasulü’yle görüşmek isteyen birisi Onunla görüşebilirdi. Yere oturur, yemeği yere konulurdu. Kalın ve kaba şeyler giyer, eşeğe biner, hayvanının terkisine adam alırdı…”

“Bir adam Peygamber’e geldi. O’nun karşısında durunca adam korkudan titremeğe başladı. Bunun üzerine Rasulullah:

“Korkma rahat ol. Ben kral değilim. Ben ancak Küreyş’ten kurutulmuş et yiyen bir kadının oğluyum.” dedi.

Yine Hz. Aişe şunu anlattı: Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:

“Melek bana gelip: ‘Rabb’in sana selam edip: ‘Dilersen kul nebisi, dilersen mülk nebisi ol’ diyor. dedi. Cebrail’e baktım. Bana: ‘Alçak gönüllü ol’ dedi. Ben de: ‘Kul nebisi olmak istiyorum.’ dedim.”

Yine Allah, insanoğlu kibirlenmesin, egosantrizme kurban gitmesin diye şu ayetleriyle uyarıyor;

“Yeryüzünde kibir ve azametle yürüme! Çünkü sen asla yeri yaramazsın ve boyca da dağlara erişemezsin.” (İsra / 37)

“Hem insanlara karşı avurdunu şişirme (kibirlenme) ve yeryüzünde çalımla yürüme. Çünkü Allah övünen ve kuruntu edenlerin hiçbirini sevmez.” (Lokman / 18)

Evet, Allah emretmiş; Rasulullah uyarmışken, ikaz etmişken ne oluyor biz Müslümanlara ki, fanileri yere, göğe sığdıramıyoruz. Onların egolarını şişiriyor, besliyoruz? Akli ve nakli bir izahı var mı?

Evet, Allah insanoğluna ‘cahil ve zalim’ yakıştırması yaparken Allahüalem işte bu ve benzer onlarca sapmasına işaret ediyor.

PEYGAMBER SONRASI SAPMA

Hz. Peygamber uyarmış; O yaşarken o tavsiyeye uymuşlar ama Onun irtihalinden sonra yine o eski cahiliye geleneğine dönmüşler. Başta Hz. Peygamber’in yakınlarını, sahabelerini, imamlarını, şeyhlerini, önderlerini, liderlerini yere göğe sığdırmamışlar. O şişirdikleri nefisler bir gün mabud gibi onlara emirler ve nehiyler vazetmeye başlamışlardır. Kendisine duyulan aşırı sevgi ve saygıyı istismar ederek onları maraba gibi çalıştırmışlar; emeklerini sömürmüşlerdir.

Allah aşkına birisi bana söylesin; “biraz önce sıraladığım Ayet ve Hadisler bu insanlara ulaşmadı mı? Yoksa bilerek mi muhalefet ediyorlar? Evet, bilmemeleri mümkün değil. Nefisleri onlara yapılanları hoş gösteriyor ve dolayısıyla tevil ettiriyorlar. Bir zamanlar dindar bilinen bir büyüğümün bana dediği gibi, “kardeşim bizim Hz. Peygamber gibi olmamız mümkün değil; onun için Onu bana örnek verme.” İşte sözün bittiği yer. Bugün tam da böyle bir anlayışın kurbanları olarak bilmeyerek Allah muhafaza başlarımıza yeni mabutlar inşa ediyoruz.

BİR ANI VE KAÇINILMAZ AKİBET

Sözü buraya getirmişken bir müşahedemi paylaşmış olayım;

Yıllar önce R. Tayyip Erdoğan haksız yere bir cezaya maruz kalıp, mahkûm edilmişti. Cezaevine (yaşı müsait olanlar hatırlarlar) İstanbul’dan büyük bir araç konvoyu ile götürüldü. Yine tahliyesi sonrasında da benzer bir konvoyla cezaevinden İstanbul’daki evine getirildi. Büyük bir kalabalık sevgi gösterilerinde bulundu ve onların bir kısmı orada sabahladı. Zaman zaman Erdoğan ve eşi balkona çıkarak onları selamlıyorlardı. İşte bu manzarayı rahmetli eşimle birlikte seyrederken kendisine şunu hayıflanarak dediğimi hatırlıyorum; “Eyvah ki, eyvah; dindarlar kendi elleriyle bir karizma inşa ediyorlar. Keşke Erdoğan aşağıya inerek onlara ‘arkadaşlar bana bunu yapmayın. Lütfen dağılın evinize gidin’ deyip onları evlerine gönderseydi. Hayır, ne yazık ki, bunu yapmak yerine tam aksi keyif aldığı her halinden belliydi.

Şimdi dindar kesim kusura bakmasınlar lütfen; bugün çoğunuzun şikâyet etmeye hakkı yok. Çünkü siz bu nefsi kendi ellerinizle inşa ettiniz ve beslediniz. Allah’ın emrine ve Peygamberin uyarılarına muhalefet ettiniz. Şeyh uçmuyordu ama siz uçurdunuz.

Ne yazık ki, bugün de bundan bir ders çıkartmış değilsiniz. Yine kurtuluşu fanilere bağlayıp onların nefislerini beslemeye devam ediyorsunuz.

 

Bunları Okudunuz Mu?

Yorum Bırak

This website uses cookies to improve your experience. Accept