Filistin yetmiş yıllık kanayan yaramızdır. İsrail devleti ise İngilizlerin bağrımıza sapladığı bir hançerdir. Bu yara dünyanın gözü önünde kanamaya devam ediyor. Haydut uydu devlet İsrail, yetmiş yıldır Filisin halkını katlediyor, topraklarından, yerlerinden yurtlarından sürüyor ve ne yazık ki bölgedeki 200 milyonu aşan müslüman halk da yeni on milyonu bulan bu haydut yapı karşısında çaresiz, yenik…
Ve bugün insanlık ve özellikle de müslümanlar olarak yine çok çetin bir sınavdayız. İki yılını dolduran savaşta Filistin halkı yetmiş bin ölü, iki yüz bin yaralı vermiş, dahası İsrail tarafından uygulanan ablukayla halk açlık ve sefalete terkedilmiştir. Dünyanın pek çok ülkesi tarafından İsrail’in uyguladığı bu zulüm soykırım olarak görülmüş ve vicdanlı insanlar sokaklara dökülmüştür. Bütün gösteri ve protestolara rağmen azgın İsrail yönetimi en ufak bir geri adım atmamış, aksine Gazze’yi yerle bir ederek, imha edilmemiş bir yer bırakmamıştır. Adeta dünyaya meydan okumaya devam eden İsrail, bu cesareti dünyanın egemen gücü olan ABD’den alıyor. Evanjelistlerin başkanı olan Trump tüm gücünü İsrail’in hizmetine verdi. Tabir caizse ABD’li evanjelist siyonistlerle, Yahudi siyonistlerin ittifakı Gazze’de taş üstünde taş bırakmadı.
Fakat bütün bunlara karşı son bir yıldır dünyada İsrail’e karşı büyük bir nefret dalgası yayılmaya başladı. Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin (UCM) İsrailli yöneticiler hakkında çıkardığı karar, bazı ülkelerin diplomatik ilişkileri askıya almaları ve Filistin’i devlet olarak tanıyan bazı ülkelerin ortaya çıkması ister istemez Trump’ı endişeye sevk etti. En son İsrail’in ABD’nin körfezdeki has müttefiki Katar’ı bombalaması Trump’ın ticari hesaplarını tehlikeye sokunca alel acele sözüm ona bir barış anlaşması taslağı hazırlayıp önce bölgedeki devletlerin yöneticilerine onaylattı ve sonra asla barışa yanaşmayan Netanyahu’yu bu anlaşmayı kabule icbar etti. İcbar etti dediğime bakmayın, adeta şımarık bir çocuğun mızmızlığını teskin ederek şu teminatı verdi: “Bu anlaşma sadece bir aldatmacadır, hele şu Hamaslıların elindeki rehineleri bir alalım, onları silahsızlandıralım, bölgeyi tamamen Hamaslılardan ve silahlardan arındırıp imar edelim, sonra size bırakalım.” Bu bir komplo teorisi değil, karineler üzerinden ulaştığımız güçlü bir kanaattir.
Trump’ın bu süreci eski İngiltere başbakanı Tony Blair ile birlikte yürütme niyeti de tam da bu senaryoya uygun düşüyor. Kazan kazan oynuyorlar. Gazze trajedisi üzerinden acımasızca dolar hesabı planı yapıyorlar.
Müslüman halkı çoğunlukta olan ülkeler de sadece kendi geleceklerinin, krallıklarının, iktidarlarının derdine düşmüş durumdalar. Katar’ı bombalayıncaya kadar sesleri çıkmayan sözüm ona İslam ülkeleri liderleri, İsrail’in kendilerini de hedef alacağı endişesine kapıldılar ve gidip ABD kovboyunun kapısına dayanıp şefaat dilediler. Zaten daha önce milyarlarca doları dökmüşlerdi önüne. Kovboy da bu taahhütleri tehlikeye düşürmemek için böyle bir anlaşma müsveddesi ortaya attı. Başlarının derdine düşmüş bu ülke yöneticileri de hemen kabullendiler. “Kabul etmeyip de ne yapacaklardı?” diyeceksiniz, evet, yapacakları hiçbir şey yok. Bir önceki yazımda naklettiğim meşhur “vehn” hadisinde de ifade buyrulduğu üzere müslüman toplumlar suyun önündeki çerçöp gibi sürüklenip gidiyorlar. Çok zelil bir durumu yaşıyorlar.
Sonuçta, bütün zorluklara ve soykırıma karşın büyük bir sabır ve direnç gösteren Filistinliler ve onları destekleyenler, İsrail-Filistin barışı diye ortaya atılan bu paçavrayı yırtıp zalimlerin yüzlerine fırlatacaklar. Bu anlaşma müsveddesi Filistin mücadelesine ihanettir. Sadece tüccar kovboy ABD başkanının ticari hesaplarına hizmet edecek bir plandır, kabul edilemez. Bütün anti emperyalistlerin bu şeytani plana karşı durmaları gerekir.
Gazze üzerinde ABD, İsrail ve İngiliz ortak yapımı olan bu şeytani plan acilen uygulamaya konulmaya çalışılıyor. Gazze halkının iradesini sıfırlayan, neredeyse yetmiş yılı bulan Filistin mücadelesini boşa çıkartacak bir plan bu. Müslüman halkın çoğunlukta olduğu ülkelerin yöneticileri de korku belasına bu şeytani plana evet diyorlar. Bu durum, tarihe geçecek büyük bir vebaldir ve Filistin mücadelesine ihanettir.
İsrailli sosyal medya hesapları dünden beri Trump’a övgüler yağdırıyorlar. Bu da kimin galip sayıldığının görüntüsüdür. Evet, bu sefer oyun çok büyük ve karmaşık, ne yazık ki, Ortadoğu devletleri kendi gelecekleri için Filistin’i ABD-İsrail ortaklığına teslim ediyorlar. Bu aşamadan sonra Filistinlilerin geleceği tamamen Allah’a kalmış, yardımını diliyorum.
ABD’li haydut başkan tehdit ediyor. Bugüne kadarki soykırımla yetinmemişler, üstüne bakınız ne diyor: “Hamas reddederse, İsrail, tehdidi ortadan kaldırmak için tam destek sahibidir”.
100 bine yaklaşan ölümün, 200 bini aşan yaralının üzerine açlıkla sefaletle mücadele eden, yerlerinden yurtlarından edilen bir halkı şimdi de tehdit edip sıtmaya mı razı etmek istiyorsunuz? Allah topunuzun belasını versin!
Bu anlaşma nedeniyle Trump’ı kutlayan, ona övgü ve takdir ifadelerinde bulunanlara da sadece Hud Suresi 113. Ayeti hatırlatırım.
“Zalimlerin yanında olmayın; sonra ateş sizi de yakar. Allah’tan başka dostlarınız olmadığına göre bir yerden yardım da göremezsiniz!”