ALLAH SİZE NE VERMEDİKİ?

by Fahrettin Dağlı
İnanan müminler, kendilerinden alınan, verilen her şeyin Allah’tan olduğuna iman ederler. Bu iman, insanın iradesini ve sebepleri devre dışı bırakmıyor. İnsan niyet ediyor, diliyor, amel/eylemde bulunuyor ve Allah da yaratıyor veya yaratmıyor veyahut tehirli yaratıyor. Bazen insan, irade ettiği, dilediğiyle karşılık buluyor, bazen de tersiyle. Her halükârda samimi müminler, olup bitenin O’nun taktiri ile olduğuna rıza gösterirler ve sonucun kendileri için hayır getirmesine dua ederler, umarlar.
Rad Suresi 11. Ayeti insanların irade özgürlüğünü açık bir şekilde çerçeveliyor;
“…Bir toplum kendisindekini değiştirmedikçe Allah onlarda bulunanı değiştirmez…”
Değişim niyet ve o niyete uygun eylemle ete kemiğe bürünüyor ve bir bakıma taktire arz ediliyor. Taktir makamı da sonucu hasıl ettiriyor. Dolayısıyla olup biten hiçbir şey insanın niyetinden, davranışından ve eyleminden bağımsız değildir. İnsan irade ediyor, Allah da yaratıyor. Dolayısıyla kavuştuklarımız veya kaybettiklerimiz kendi irade ve eylemimizin bir karşılığıdır. Ne ekersen; onu biçersin…
Bu girişten sonra gelelim bunun üzerinden muradımızı ifade etmeye… Mutlak hakikati soyutlayıp bugünümüze dair problemlerimize mihenk yapmaya…
Ak Parti Hükümeti öncesinde de, sonrasında da bürokraside görev yaptım. Dolayısıyla devlette olup bitenler konusunda malumat sahibiydim. İlgimin yoğunlaşması nedeniyle de belki bu tecrübeyi yaşamamış olanlara göre biraz daha fazla yorumlayabilme şansını sahibim.
Ak Parti iktidarı kendisinden önceki iktidarların yolsuzlukları, suiistimalleri, gayri adil, demokratik olmayan uygulamalarından ikrah getiren halkın arayışının zirve yaptığı döneme denk geldiği için teveccüh gören bir merkez oldu. Her vesileyle ifade ettiğim gibi RP’li belediyelerin başarıları genel yönetim emanetinin de bu kadrolara verilmesi fikrini güçlendirdi ve 2002 yılı Kasım’ında büyük bir teveccühle iktidara geldi.
Şimdilerde yaşadığımız ekonomik sıkıntılardan müşteki olan insanlara her vesile ile “Bir zamanlar diyerek başladıkları cümleleri, kuyruklar, yolsuzluklar vb. sıkıntıları sıralıyorlar. Şu vardı, bu vardı” diye geçmişte yaşanan olumsuzlukları dile getirip halkın bugünlerini geçmişle kıyaslayıp razı olmalarını; hallerine şükretmelerini talep ediyorlar.
Şimdi bu yazıyı okuyan Ak Partili arkadaşlar lütfen dikkatinizi yoğunlaştırın; izan ve insafla muradımı anlamaya çalışın. İnsanlar sizin sıraladığınız eskilerin yaşattığı olumsuzlukları görüp emaneti onlardan aldı size verdi.
Evet, yolsuzluk vardı; ülke ekonomisi batmıştı, IMF kapılarında borç dileniyorduk. Buna hiç kimsenin itirazı olmaz. Zaten halk bu tabloyu gördüğü için ilk önce RP’yi çoğunluk partisi haline getirdi ve daha sonra da size teveccüh etti.
Halkın bu seçimle mesajı neydi?
“Geçmiştekiler bu işi başaramadılar; verdiğimiz emaneti çarçur ettiler. Sizler belediyelerinizde biraz göz doldurdunuz; şimdi de genel yönetimin emanetini de size tevdi ediyoruz; hadi sizi görelim” diye…
Tabii ki zavallı halk son zamanlarda İstanbul BŞ Belediye’sinde neler yaptığınız konusunda çok malumat sahibi değildi. Halen sizleri eski günlerdeki gibi helal-haramı gözetiyor biliyorlardı. Halbuki sizler belediyede stajı iyi yapmıştınız! Dolayısıyla ustalaşmış olarak genel yönetime gelmiştiniz! Bunu da toplumun çok az bir azınlığı biliyordu ve dolayısıyla sizlere kredi üzerine kredi açtılar. Yalanınıza bile prim verdiler. Daha sonra onlar da size benzemeye başladılar. Onlar da eskileri unutup; “çalıyorlar ama çalışıyorlar” nakaratını seslendirdiler. Yani kendinizle birlikte onları da dönüştürdünüz.
Malum, Allah’ın bu mevzu ile ilgili bir ayeti var;
“Eğer size bir zarar dokunduysa, elbet benzer bir zarar (hasmınız olan) insanlara da dokundu. Zira o (iyi ve kötü) dönemleri biz insanlar arasında döndürür dururuz ki, Allah iman eden kimseleri seçip ayırsın ve (kendi bildiklerine) aranızdan şahit(ler) edinsin (ki O’nun bildiğini siz de bilesiniz); çünkü Allah zalimleri sevmez.” (Ali İmran 140)
Evet, emaneti sizden öncekilerden alıp size verdi. Ancak siz gafiller o emanetin ne anlama geldiğini akletmediniz veya işinize gelmedi. Bir defa harama bulaşmıştınız; tadını almıştınız! Onun için manevi korumadan mahrum kalmıştınız. Sizden öncekilerin böyle bir şuurları ve dertleri yoktu. Güya siz biliyordunuz, farkındaydınız ama bile bile lades yaptınız.
Kendinizden öncekileri emsal gösterip kendinizi temize çıkaramazsınız. Onlar kötü yaptıkları için Allah onlardan alıp size verdi. Ola ki, iyi bir numune ortaya koyarsınız da inandığınız dine bir hizmetiniz olmuş olur. Ve hatta adeta uzun yıllardır iktidardan uzak tutulan iddia sahiplerine kendilerini göstermeleri ve iddialarını ispat imkânı verdi. Sizi yaman bir imtihana tabi tuttu.
Sizler ne yaptınız?
İlk sekiz yıl, vesayet, AB hukukunun dayattığı demokratikleşme derken nispi bir gelişme kaydettiniz. Bu nispi gelişmenin, rahatlamanın farkında olan halk geçmişte yaşadıkları nedeniyle gördükleri olumsuzlukları da yok sayarak sizlere kredi üzerine kredi açtı.
Ne yazık ki bunu da nefsinizin bir başarısı olarak addettiniz. “Bu hakkettiğimiz bir kredi değil” diyerek, kendi olumsuzluklarınızı görüp tashih etme cihetine gitmediniz.
Bu durum sizleri öyle azdırdı ki, bir noktadan sonra artık zaferin sizin için mukadder bir sonuç olduğu kanaatine kadar vardınız. Onun için de “ceketimizi koysak bu halk seçer” gibi bir garantiye sahip olduğunuza iman etmeye başladınız.
Ve ondan sonra olanlar oldu. Başınızdan/başımızdan musibet eksik olmadı. Bütün bunlara rağmen oturup, külahınızı önünüze koyup; “bu başımıza gelenler, yaptıklarımızın / yapmadıklarımızın bir sonucu mu acaba?” diye soramadınız. Tam aksi başarısızlıklarınızı nefsinizde aramak yerine dışarıda aradınız. Onun için de milyonlarca insana zulmettiniz ve halen ekonomik ve sosyal anlamda zulmetmeye devam ediyorsunuz.
Evet, şimdi muhtemel olan sonucu paylaşmış olayım; Ali İmran 140’ın hikmeti tecelli edip, emanet sizden alınacak; halkın içinde bulunduğu manevi keyfiyete göre ya daha iyilerine veya daha kötülerine verilecek. O zaman çoğu kişi dizlerini dövecek ama ne yazık ki o gün iş işten geçmiş olacak, tövbe kapıları kapanacak! Çünkü küçük bir kıyamet yaşanacak.

Bunları Okudunuz Mu?

Yorum Bırak

This website uses cookies to improve your experience. Accept