Bizim baş problemimiz dini alan veya modern tabiriyle teoloji ile ilgili.
Dinin beşerî bir ideolojiye dönüştürülüp siyasallaştırılması, çatışma ve kavganın fay hatlarını oluşturdu/oluşturuyor.
Din, barışın ve mutluluğun kaynağı olması gerekirken, hükmetmenin, egemenlik kurmanın bir aracı olarak kullanıldı / kullanılıyor.
Bugün İslam dünyasının yaşadığı inkırazın temel sebebi budur. Bizde de bugün bu hal yaşanmaktadır.
Dini alanda bir tashihe / ıslaha gitmedikçe hiçbir problemimizi adam akıllı çözemeyiz. Çünkü öyle bir din anlayışı sergileniyor ki, Hz. Peygamberin bıraktığı hatıranın çok uzağında.
Eyvallah, diğer kutsal kitaplarda olduğu gibi Kur’an tahrife uğramadı ama dini algılarımız; anlayışlarımız ve sonradan uydurduklarımızla birlikte dini pratik tahrif olmuştur. Bu anlamda bugün bu topraklarda yaşanan din, tahrife uğramıştır. Behemehâl tashih edilmesi gerekir. Aksi taktirde Kur’an’da ifade buyrulan ve Hz. Peygamberle hayata dönüştürülen İslam’dan fersah fersah uzaklaşacağız.
Herhalde kendimizi yine şu ayetle muhatap kılıp tekrar tefekkür edip, tashih etmemiz gerekiyor;
“Ey iman edenler! Allah’a, peygamberine, peygamberine indirdiği kitaba ve daha önce indirdiği kitaba iman edin.” (Nisa-136)