Bir Olay ve İslam Coğrafyasını Kan Gölüne Çeviren Nepotizm

by Fahrettin Dağlı

Hz. Peygamberin Medine yönetiminde sürgünle cezalandırılan bir kişi var. Bu kişi Hz. Osman’ın amcası Hakem’dir. Mekke’nin fethi sırasında iman ettiği iddiasında bulunuyor ve bir süre sonra Medine’ye gelip yerleşiyor. Orada rahat durmuyor; Hz. Peygamberi istihza ediyor; küçük düşürücü taklitler yapıyor ve daha kötüsü ise, Mekke müşrikleri adına ajanlıkta bulunuyor. İhtar ve ikaz edilmesine rağmen bu söz ve eylemlerinden vazgeçmeyince ailesiyle birlikte Taif’e sürgün ediliyor.

Hakem’in Tâif’teki sürgün hayatı Hz. Peygamber’in vefatına kadar devam etti. Hz. Osman Halife Ebû Bekir’e ve ardından Hz. Ömer’e Hakem’i Medine’ye getirtmeleri yolunda teklifte bulundu. Ancak her iki halife de, “Resûlullah’ın sürgüne gönderdiği bir kimseyi geri getiremeyeceklerini” söyleyerek kabul etmediler.

Hz. Osman halife olunca Hakem ve ailesinin Medine’ye dönmesine izin verdi ve onlara çeşitli ihsanlarda bulundu. O sırada yirmi yaşlarında olan Hakem’in oğlu Mervân’ı da Devlet Kâtipliği gibi önemli bir göreve getirdi. Hz. Osman’ın, Hakem’in Medine’ye dönmesine izin vermesi ve oğlu Mervân’ı bu göreve getirmesi Medine’deki Müslümanlar arasında iyi karşılanmadı. Bu sebeple pek çok kişi onu eleştirdi. Mervan’ın, vazife başında iken sahâbeden bazılarıyla tartışmalara girmesine ve halife adına kararlar verip birtakım yanlış uygulamalar yapmasına rağmen halife tarafından korunması bu memnuniyetsizliği daha da arttırdı. Kaynaklarda, halifenin bilgisi dışında onun ağzından eski Mısır valisine yazdığı söylenen mektup dolayısıyla vuku bulan üzücü olayların baş sorumlusu olarak gösterilen Mervân, evinin kuşatılması sırasında Hz. Osman’ı savundu. Çıkan çatışmalar esnasında ağır şekilde yaralandı. Ardından gidip Mekke’ye yerleşti ve burada da Hz. Ali aleyhine organize edilmekte olan muhalefet gurubuna iştirak etti.

Şimdi gelelim Hz. Osman’ın bu tasarrufunun veya bugünkü modern tabirle Nepotist tutumunun İslam dünyasının başına sardığı büyük felaketler serisini analiz etmeye…

Bir defa Hz. Osman’ın amcası olan Hakem’in bizatihi Hz. Resul tarafından sürgüne gönderilmesi ve ilk iki halife döneminde geri dönüşüne izin verilmemesi ister istemez bu insanların Hz. Peygambere ve arkadaşlarına karşı kin ve husumet biriktirmelerine sebebiyet verilmiş olabileceği muhtemeldir. Bu kinin husumete dönüşmüş olabileceği de düşünülebilir. Hadi diyelim ki akrabalık, aşiretçilik, kavmiyetçilik ağır bastı da getirttin bunları Medine’ye. Hayatı sürgünde geçmiş bu ailenin küçüklükten itibaren acıları yaşayarak büyümüş ve muhtemeldir ki sinesinde kin biriktirmiş 20’li yaşlardaki Hakem oğlu Mervan’ı niçin yönetim merkezinin en önemli görevi olan “Devlet Katipliğinde” görevlendirirsiniz?

Sırf akrabalık saiki ve zaafı ile yapılan bu atama ve atanan kişinin yönetimdeki keyfi ve muhtemelen maksatlı inisiyatifleri yüzünden halifelik makamına karşı tepki gün geçtikçe büyüdü. Ne yazık ki, Hz. Osman’ın akrabalarına karşı olan zaafı bu tehlikenin kapıya dayanmasına kadar geldi. Medine dışından gelen protestoculara Medine merkezinden katılmalarla birlikte Hilafet merkezi muhasara altına alındı. Protestocular Mervan’ın görevden azledilip kendilerine teslim edilmesini talep ettiler. Hz. Osman kabul etmeyince uzun bir süre muhasara altına tuttukları konutuna girerek onu şehit ettiler. Mervan da yaralı bir şekilde Mekke’ye kaçtı.

Sonra ne mi oldu?

Bu nepotist anlayışa prim verilmesi sonucu İslam coğrafyası uzun süre felah bulmadı. Mervan Mekke’de Hz. Ali’ye karşı örgütlenen Ümeyye oğullarına katılıp Cemel Vakıasında Hz. Ali’ye karşı Hz. Ayşe’nin yanında yer alıp Hz. Osman’ın kan davasında bulundular ve çıkan savaşta binlerce Müslüman katledildi. Müslümanların arasına kin ve nefret tohumları ekildi. Aynı zat Muaviye’nin iktidarında onun yönetim merkezine yerleşerek yine Hz. Ali ve evlatlarına karşı savaştı. Ve daha kötüsü ise, yaptıklarıyla Muaviye’nin saltanat düzeninin temellerini attı. Emevilerle başlayan, Abbasilerle süren saltanat rejimlerinin başat aktörü oldu Mervan…

Evet, sebepler dairesinde hadiseler değerlendirildiğinde insani karakteri ve zaafları nedeniyle yönetime layık/ehil olmayan Hz. Osman ve onun nepotist zaafının bir eseri olan Mervan’ın düşmanca, haince tutum ve davranışları yüzünden İslam coğrafyası asırlarca bunun acı meyvelerini devşirdi.

Ne yazık ki, o tarihsel gelenekten gelen ve bir türlü ıslah ve izale edilemeyen bu nepotist anlayış yüzünden bugün halen İslam coğrafyasının yönetim mekanizmaları bir türlü düzen bulmadı. Nepotizm, ehliyet ve liyakati zehirleyen, toplumun kıyametini yaklaştıran büyük bir kötülüktür. Ne yazık ki, yönetimler bunu bilmelerine rağmen bile bile bu kötülüğü sürdürüyorlar. Onun için de her alanda kıyametler kopuyor…

Bunları Okudunuz Mu?

Yorum Bırak

This website uses cookies to improve your experience. Accept