Zaman zaman sadece belli kesimleri muhatap ve hedef alıyorum. Bugün yine AKP kadrolarına, taraftarlarına, sempatizanlarına, oy verenlerine sesleneceğim.
Çok çetin bir süreçten geçiyoruz. Yaşadığımız ekonomik felaket sebepsiz değildir. Vuku bulan her hadise bir veya birçok sebebe istinat eder.
İslam düşünce sistematiği dört temel kavram üzerine inşa edilir. Bunlar,
Tezekkür (derin düşünce, hatırlama, anma),
Tedebbür (zihnin sonuçlara ve maksatlara yoğunlaşması),
Taakkül (sebep-sonuç arasında bağ kurma)
Tefekkuh (anlama, yorumlama ve çıkarımlarda bulunma),
Bunlar adeta İslam düşünce sisteminin temel dört şartı, farzıdır. Bunlarsız düşünce eksiktir, nakısa ile maluldür. Kur’an’ı Kerim, sair ayetlerinde bu kavramlara atıfta bulunur. Akletmenin, düşünmenin temel taşları olarak hatırlatır.
İnsan olarak meseleleri analiz ederken de eğer doğru / sahih bir neticeye varmak gibi bir amacımız varsa metodik olarak elde ettiğimiz verileri, bilgileri bu süzgeçlerden geçirmemiz icap eder.
Bugün karşı karşıya bulunduğumuz ekonomik felaketin bu toplumu nasıl yoksullaştırdığını, toplumsal kesimler arasında nasıl bir gelir adaletsizliğine sebebiyet verdiğini, uçurumlar oluşturduğunu geniş geniş izah edecek değilim, gerek de yok. Her şey ayan beyan ortada ve geleceğe dair karanlık bir tablo önümüzde duruyor. İktidar 6-7 senedir tüm meselelerin çözümünü geleceğe, belirsizliğe havale ediyor. Bir bakıma siyasi ömrünü bitirmiş iktidar, ömrünü biraz daha uzatmak için yalana ve aldatmaya baş vuruyor. Basit bir muhakeme ile bunu bilmek ve anlamak mümkün. Yukarıda saydığımız dört temel işlevi işleten herkes rahat bir şekilde aynı sonuca varır.
Peki, o zaman neden bütün bunlara ses çıkarılmıyor?
Bunun da temel beş sebebi var:
-Önceki iddialarımızın, öngörülerimizin boş çıkması, gerçekleşmemesi nedeniyle nefsimizi haksız çıkarmamak, öz eleştiri de bulunma utancı,
-Hali hazırda iktidar imkanlarından yararlananların ellerindeki bu imkanları kaybetmemek için hakikate karşı suskun kalmak, itiraf etmemek,
-Yakın ve uzak beklentiler, menfaatler nedeniyle susmak,
-Korku ve gelecek endişesi nedeniyle konuşamamak,
-Yukarıda sıraladığım düşünce sistematiğin işletecek kabiliyet ve liyakatte olmamak ve bu nedenle iktidar manipülasyonlarına açık olmak, iktidar medyasının yönlendirmelerine maruz kalmak.
Buradaki sözümün muhatabı daha ziyade tehlikenin farkında olan ilk üç sınıf arasında yer alanlardır. Bunlar yaşamakta olduğumuz tehlikenin büyüklüğünü görebilecek kapasitedeler. Buna rağmen görmüyor, işitmiyorlar gibi davranmalarını masum gösterecek bir ahlaki izah yok.
Burada ekonomik verileri verip, yazıma rakamlara boğmak istemiyorum. Ancak herhalde herkes piyasa fiyatlarının farkındadır. Bu ekonomik şartlarda bırakınız asgari ücretle geçinenleri ve düşük ücret alan emeklileri, orta düzey bir gelire sahip olanların bile hayata tutunma şartlarının son derece zorlaştığı bir dönemi yaşıyoruz. Bunların ekonomik ve sosyal neticelerinin ne olacağını düşünebiliyor musunuz? Tezekkür, tedebbür, taakkül, tefakkuh edebiliyor musunuz? Dindarlık iddiasında bulunanlar olarak Hz. Peygamber’in fakirliği zemmettiğini, neredeyse küfürle eş tuttuğunu biliyor musunuz? Bu tehlikenin kapıda olduğunun farkında mısınız?
Ne derseniz? Tepki vermemeniz, hakikati halı altına süpürmeniz sizi rahatsız etmiyor mu? Bu iktidara bu derece kendinizi mahkum etmenizi akli ve nakli hangi gerekçelerle izah ediyorsunuz?
Yaşamakta olduğumuz yıkımın çok önemli sosyal sonuçları oluyor ve -Allah muhafaza- daha kötüleri de sırada bekliyor. Her türlü arsızlığın, hırsızlığın, ala vere dalaverenin, aldatmanın, fuhşun, ailevi çözülmelerin, boşanmaların yaygınlaşacağı çetin bir turnikeye girmiş durumdayız. Yıkımın son durağına varmadan ses vermeyecek misiniz?
Ak Parti iktidarını son şansınız olarak görüyorsunuz bunun akide açısından sizlere nasıl tehlikeli bir kulvara sürüklediğinin farkında mısınız?
Bir insan ve müslüman olarak bir daha uyarıyorum: Bu tünelin ucu gözükmüyor, havalandırmaları, aydınlatmaları gittikçe azalıyor, geniş kitleler nefes alamaz, önlerini göremez haldeler. Eğer zamanında tepki vermezsiniz, hak ve hakikat konusunda iktidar sahiplerini ikaz etmezseniz, bu günahın ortağı olacaksınız? Bu kadar cesur musunuz?!