İnsan İçin En Zor Olan, İnsan Olmayı Sürdürmektir

by Fahrettin Dağlı

Başlıktaki ifade 20. yüzyılın büyük edebiyatçısı Cengiz Aytmatov’a aittir. Müslüman kimliği taşıyanlar için şu cümleyi ilave edebiliriz: Müslüman için en zor olan, daima taze bir imanla mümin olabilmek ve ayette buyurulan: “Ey iman edenler iman edin” hitabına kendimizi muhatap kılmaktır.

İnsanlık için bu iki kaide 21. asırda daha da önemli hale gelmiştir. Gazze soykırımı bunun en açık ispatıdır. İki yıldır süren soykırım karşısında devlet yöneticileri çok kötü bir sınav vermişlerdir.

İlk başlarda “savaşı Hamas başlattı, İsrail meşru savunma hakkını kullanıyor” mazeretine sığındılar. Hamas örgütünün hangi saikalarla, kimlerin teşvikiyle böyle bir saldırıya geçtikleri konusunda bu vakte kadar kimsenin sadra şifa bir beyanı olmadı. Sosyal medya platformlarında paylaşılan onca komplo teorisi dolaşımda ama hiçbirisi de bugüne kadar sağlam bir teyit görmedi. Hamas yöneticilerinin kendilerine göre haklı gerekçeleri var ama saldırı planı ve askeri stratejileri bu olmamalıydı. Sonuçta İsrailli sivillerin de zarar görmesi nedeniyle dünyanın büyük çoğunluğu başlarda bu saldırıları meşru gördü ve İsrail’i ziyaret ederek desteklerini ifade ettiler. Bu desteği arkasına alan İsrail’i artık zapt etmek mümkün olamadı.

Ancak durumun bir soykırıma dönüşmesi, gerilla, sivil ayırımı yapmadan Gazze halkını topyekûn imha girişimi, sağlık personelinin, yardım dağıtıcılarının ve gazetecilerin hedefe koyulması neticesinde hasıl olan ve gizlenemeyen trajedi dünyanın vicdanını harekete geçirdi. Ülke yönetimleri bu vicdanî ayaklanmaya karşı daha fazla direnemediler, en azından bir süre kınamalarla, saldırıların durması konusunda İsrail’e çağrıda / yalvarmada bulunmayla yetindiler. Ama dünyanın egemeni rolünü oynayan ABD’nin insanlıktan nasiplenmemiş lideri ve şeriklerini arkasına alan Netanyahu dur durak bilmiyor. Adeta Gazze’nin küllerini bile savurmaya kararlı bir Siyonist psikolojiyle hareket ediyor. Bugüne kadar çocuk, kadın, yaşlı demeden yetmiş bine yakın insanın ölümüne ve iki yüz bine yakın insanın yaralanmasına, yerlerinin yurtlarının harap edilmesine yol açtı ve dünyadan gelen çağrılara, tehditlere aldırış etmeden bunu sürdürüyor. Sadece Filistin değil kendisi için tehdit olarak işaretlediği tüm komşu ülkeleri de tehdit ediyor, bombalıyor.

Nihayet son BM genel kurulunda ülke yönetimlerinin çoğunluğu tarafından Netanyahu protesto edildi, konuşması esnasında neredeyse salon tamamen boşaldı, yani boş koltuklara hitap etti. Ülke liderleri arasında Kolombiya Devlet Başkanı Gustavo Petro dışındaki liderler, yaptıkları konuşmalarda Gazze’deki trajediyi seslendirmekle ve İsrail’i kınamakla yetindiler ama kimse müşahhas bir teklifte, öneride, çağrıda bulunmadı.

“İnsanlık öldü” diye hayıflandığımız noktada Gustavo Petro gönlümüzü serinleten ve umudumuzu yeşerten güçlü, cesur bir konuşma yaptı:

“Bugün meydanlara inen tüm insanlık bizimle aynı fikirde. Soykırım çağına geri dönemeyiz. İnsanlığın gözleri önünde bütün bir halkın yok edilmesine seyirci kalamayız, Filistin ölürse insanlık da ölür.” dedi. Petro, İsrail’in bombalaması sonucu Gazze’de bebeklerin hayatını kaybettiğini ve birçok ülkede insanların sokaklara çıktığını belirtti. Netanyahu’nun sözlerini alıntılayan Kolombiya Cumhurbaşkanı, “Samiler, soykırımın sorumlusu olmamalıdırlar, zira onlar bu soykırımı yaşadılar. Nazi Avrupa’sında Yahudi halkına yapılan soykırım kabul edilemez olduğu gibi, Filistin halkına yönelik halihazırda yapılan soykırım da kabul edilemez. Ben laik, cumhuriyetçi ve sıradan insanların destekçisiyim, Hamas destekçisi değilim. Beni demokratik, sıradan, laik ve dini ilkelerim Netanyahu’nun yaptığı soykırımı ve insanlık dışı barbarlığı reddetmeye yöneltiyor. Ne antisemitistim ne de insanlık düşmanıyım. Gazze ölürse, insanlık da ölür.” değerlendirmesinde bulundu. Ve Filistin’i kurtarmak için bir ordu kurulması yönünde BM’ye bir karar sunacağını duyurdu. “Öncelikle medeniyetler arası bir diyalog başlatmalıyız. Bunun Katar’da yapılmasını öneriyorum, böylece BM Genel Kurulu’nda ülkelerin üçte ikisinin bu karara evet oyu vermesi için çalışabiliriz” dedi.

Tekrar başlığımıza dönersek 193 üyeli BM’de Gustavo Petro’nun zoru başararak bu trajedide insan kalmayı başaranlardan olduğunu söyleyebiliriz.

Tolstoy da benzer bir ifadede bulunuyor. “Acı duyabiliyorsan canlısın başkalarının acısını duyuyorsan insansın”.

İoanna Kuçuradi de, “İnsanlık onuru sizin başınıza gelen değil, başkasının başına gelen bir şeye karşı nasıl tavır aldığınızı belirler” diyor.

Gelelim müslümanların çoğunlukta bulunduğu ülke yöneticilerine… Onlar ne Aytmatov’un ve ne de benim eklediğim cümlenin hakkını verdiler. Öyle bir sınav verdiler ki, tıpkı Hz. Peygamberin meşhur “vehn” hadisinde haber verdiği gibi:

“İleride (öyle bir zaman gelecek ki) diğer milletler -yiyicilerin yemek tabağına üşüştükleri gibi- sizin başınıza üşüşürler.”

“O gün sayıca az mı olacağız?” şeklinde bir soru sorulunca da,

“Hayır, bilakis o zaman sayıca çoksunuz, fakat selin önünde sürüklenen çer çöp gibisiniz. Ve düşmanlarınızın kalbinden mehabetiniz çıkarılıp atılır; sizin kalplerinize de vehn / dünya sevgisi ile ölüm kaygısı koyulur.” buyurdu.”

Hadiste ifade buyurulduğu gibi Müslümanların çoğunlukta bulunduğu ülkelerin liderleri kendi canlarının, iktidarlarının, makamlarının derdine düşmüş durumdalar. İsrail, yanı başlarındaki dindaşlarını soykırımdan geçiriyor, ülkelerini bombalıyor, yöneticilerini, hanelerinde, salonlarında vurup öldürüyor, saldırı tehdidinde bulunuyor ve bütün bunlara karşılık bu yöneticiler sadece kınamayla yetiniyorlar. On milyonluk İsrail karşısında Ortadoğu’daki yaklaşık 350 milyon Müslüman çaresiz. İsrail’in baş destekçisi ve hamisi ABD’nin şefaatine sığınmaktan öte bir çare aramayan, üretemeyen, konforlarını bozmak istemeyen bu devletler selin önündeki çer çöp gibi sürüklenip kıyametlerine doğru koşuyorlar. Bunlar için şunu söylemek mümkün: İyi insan olamadılar ki, iyi müslüman olsunlar. Tıpkı merhum Aliya İzzetbegovic dediği gibi; “Kuran, bize müslüman ol ki, iyi insan olasın demez. İyi insan ol ki, Müslüman olasın der”.

Bunları Okudunuz Mu?

Yorum Bırak

This website uses cookies to improve your experience. Accept