Hakikati İnkâr Etmenin Hükmü Nedir?

by Fahrettin Dağlı

Küfür / kafir kavramlarının sözlük anlamı “hakikatini üstünü örtmek/örten”dir. Hakikati bile bile inkâr bu anlamda küfürdür. Aslında her şey bilindiği halde yine de “görmedim, işitmedim” demektir.

Dar anlamıyla İslam’ı kabul etmeyenler için kullanılan bu kavram geniş anlamıyla inkara konu olan her şey için kullanılabilir.

Neden böyle bir girizgah yapmaya ihtiyaç duydum?

Seçimlerden önce iktidar çevreleri, sempatizanları zamlarla ilgili olarak iktidarın bir kastının, dahlinin olmadığını, bazı piyasa spekülatörlerinin maksatlı fiyat artışları yaptıklarını, maksatlarının hükümeti zor durumda bırakmak olduğunu ifade edip duruyorlardı.

Şimdi yapılan akar-yakıt zamları ve gün geçtikçe değeri düşen TL karşısında yine aynı mazeretleri tekrarlıyorlar mı?

Dün de bugün de söylenenlerin birer aldatmaca ve hakikatin üstünü örtme olduğunu kabul ediyorlar mı?

TÜİK’in verilerini gerçekçi, doğru buluyorlar mı?

Halen Erdoğan’ın “faiz” retoriğini inandırıcı buluyorlar mı? Politika faizi oranın yükseltilmesinden sonra Erdoğan’a, “Hani nass vardı, nassa aykırı iş yapmayacağınızı beyan ediyordunuz? Şimdi ne oldu da faiz oranlarını yükselttiniz? İlgili nassı tebdil mi ettiniz?” diye soran var mı?

Akaryakıttaki fiyat artışları ve Türk lirasının değerinin bu derece düşmesinden sonra piyasa fiyatlarının uçmasını doğal bir sonuç olarak görmüyor musunuz?

Konut sahiplerinin konutlarını kiraya vermede resmi değil, piyasanın belirlediği enflasyon nispetinde artışta bulunmalarında yadırganacak, ayıplanacak, suçlanacak ne var? Piyasa ekonomisinde hükümetlerin kira değerlerini belirleme hakkı var mı? Piyasa ekonomisini uyguluyorsanız kiraların da piyasa şartlarına göre oluşacağını doğru bulmuyor musunuz?

Ekonomi ile hukuk düzeni arasında çok önemli bir bağ olduğunu düşünüyor musunuz? Anti hukuksal ve anti demokratik uygulamaların ekonomi üzerindeki menfi etkilerini hesaplıyor musunuz? Hukuk güvenliği sağlanmadan sermayenin güven içerisinde dolaşımının ve güvenli ortamı bulup yatırıma dönüşmesinin mümkün olamayacağını hesaba katıyor musunuz?

Kamuda “ehliyet ve liyakatin gözetildiğine, sınavların adil yapıldığına, istihdamda partizanlık veya ideolojik ayırım yapılmadığına kanaat ediyor musunuz? Bu anlamda yönetici kadroların ehil olduğuna güveniyor musunuz?

Toplumda enflasyon oranında bir haksız zenginleşmenin ve yoksullaşmanın sözkonusu olacağını inkar edebilir misiniz? Bunun da kişi / kul haklarının birbirine geçmesi / karışması demek olduğuna ve kul haklarının birbirine karışmasının toplumsal düzen üzerinde ne tür olumsuz etkilerinin olabileceğini idrak edebiliyor musunuz?

Başarısız bir ekonomik programın sorumlusu iktidar değil mi? Bu şartlarda “başarısız olduk, emaneti bırakıyoruz” demeleri gerekmez mi?

Düzeleceğine dair bir emare görüyor musunuz?

Biraz daha uzatabilirdim ama bu sorularla iktifa ederek başa dönüyorum ve soruyorum; bu veriye dayanan, ölçümlenen, gözlenen, duyulan hakikatlere karşı köre ve sağıra yatıyor musunuz? Eğer öyleyse bu da hakikatin üstünü örtmek veya inkar değil mi? Başka ne diyebilirim? Bir iktidarı koruma uğruna bu büyük günaha bile bile girer misiniz? Gerisi size ait…

Bunları Okudunuz Mu?

Yorum Bırak

This website uses cookies to improve your experience. Accept