Ahh Müslümanlar!

by Fahrettin Dağlı

Kur’an’ı Kerim’in birçok ayetinde bu dünyadaki önderler ile onlara tabi olanların ahiretteki hesaplaşmalarının haberleri verilir. Müthiş bir hesaplaşmadır o gün.

Tabi olanlar, liderlerine mealen “biz sizi takip ettik; sizin yüzünüzden bugün cehennem azabı ile cezalandırılıyoruz” diye suçlarken; liderleri de onlara “Sizi biz mi zorladık? Siz kendiniz gönüllü olarak bizi takip ettiniz; destek verdiniz” diye cevap verirler.

Nihayetinde bu karşılıklı suçlamaların her iki tarafa da bir faydası olmayacaktır.

Akıl… Akıl… Akıl; Evet yine de akıl!

Ne az akledersiniz diye bizi uyarmıyor mu? Gözlerimizle gördüklerimizi; kulaklarımızla duyduklarımızı aklımızın muhakemesinden geçirmemiz hususunda defalarca uyarılmıyor muyuz?

Ashabı Peygamberlerine; Söylediğiniz vahiy mi; yoksa şahsi görüşünüz mü? diye çekincesiz sormadılar mı?

Ve şunu da ilave etmediler mi?

“Söyledikleriniz vahiyse başımız, gözümüz üzerine olsun; itiraz etmeyiz; işittik ve iman ettik deriz.” Ancak eğer şahsi kanâtınız/görüşünüz ise biz de kanâtimizi izhar ederiz” demediler mi? Zaman zaman onların kanaati doğrultusunda yol/seyir takip edilmedi mi?

Bugün ne oluyor size; Sahabenin bile Peygamberlerine yakıştırmadıkları sıfatları sizler bu dünyanın fani liderlerine yakıştırıyor; haşa onları mabut seviyesine çıkarıyorsunuz? Neredeyse iki dudağından dökülenleri gökten inan kararlar sayıyorsunuz.

O takip ettiğiniz / kutsadığınız / izinde yürüdüğünüz faniler öbür dünyaya bile bırakmıyorlar. Burada bile bugün size doğru olduğunu söylediklerini ertesi gün yanlış diyebiliyorlar. Ne yazık ki, bu basit gerçekliği bile düşünmekten/akletmekten aciz olarak sizler de muhakeme etmeden tastık ediyorsunuz.

Liderlerinizin yakalarına iliştirdikleri “Müslüman” kimliğine itimat edip size Yaratıcının engin ikramı, iltifatı olan Kitap’a sırtınızı dönebiliyorsunuz. Liderlerinizin ak dediğine ak; kara dediğine kara diyebiliyorsunuz. “Ak”la, “kara”nın yer değiştirdiğinin farkında bile değilsiniz.

Kıl beşi, kurtar başı hesabından Cenneti garanti etmiş olmanın keyfini, konforunu sürüyorsunuz. Müslüman kimliğine/apoletlerine sahip olmanın bir kurtuluş olduğu rahatlığını yaşıyorsunuz. Takip ettiklerinizin size şefaat edeceklerini umuyorsunuz.

“Liderimiz nerede biz oradayız” dersiniz.

Ya liderleriniz yanılıyorlarsa?

Bunu hiç hesap ettiniz mi?

Fanilerin yanılabileceklerini hiç düşündünüz mü?

Yoksa “o erkek deveye dişi diyorsa o dişidir” aymazlığınızın / itaatinizin kurbanları mısınız?

Bu dünyada Allah sizlere akıl vermişken ve onlarca defa sizleri “ne az aklediyorsunuz; hiç akletmez misiniz?” diye uyarmışken ve size o kadar düşünme / akletme fırsatı, imkanı ve mühleti tanımışken neden aklınızı ve diğer melekelerinizi ipoteğe verdiniz?

İtimat edin lütfen; çok değil az bir muhakeme bile bugün gidilen yolun rahmet olmadığı apaçık. Gelin kendinize ve sizden sonra gelecek nesle yazık etmeyin; kötü bir miras bırakmayın.

O inandığınızı iddia ettiğiniz ahiret gününde / hesaplaşma gününde karşılaşacağız. İşte o güne şahitlik bırakıyorum.

İfade ettiklerimde “Allah birdir ve haktır” derken ne kadar kendimden eminsem şu an “Müslümanlık” iddiasında bulunan büyük bir kitlenin batıl üzere olduğunu da o eminlikle söylüyorum. En hafif tabiriyle delalette olduklarını rahatlıkla ifade ediyorum. İnşaallah Allah nasip eder de bu ülke bir gün normalleşme dönemine girer ve o gün, “hangi nedenler; hangi kıstaslar / ölçüler üzerinden bu iddiada bulunduğumu bir telif eser olarak o gün tarihin şahitliğine bırakırım.

Bu kadar uyarı ve ikazdan sonra yine de Halil Cibran’dan mülhem olarak “Sizler Vahyi ve miras bırakılan risaleti okumadınız, dinlemediniz; muhakeme etmediniz beni mi dinleyeceksiniz?” diyerek noktalıyorum.

Bunları Okudunuz Mu?

Yorum Bırak

This website uses cookies to improve your experience. Accept