Dün sosyal medyada şöyle kısa bir paylaşım yaptım:
“Herhalde Allah indinde ‘İnsan Hakkı’ ‘Kudüs Şehrinden’ daha kutsaldır. Türkiye’deki İslami çevreler keşke Kudüs’ü kutsadıkları ve savundukları kadar insan haklarını kutsamış, savunmuş ve dokunulamaz addetmiş olsalardı. Ne yazık ki, değil.”
Paylaşımdan sonra çok sert itirazlar gelmeye başladı. “Bu nasıl bir kıyas?” diye…
Onlara cevabım şudur:
Sizi gayet iyi anlıyorum. Çocukluğunuzdan beri Kudüs’le ilgili ağıtlar yakıyorsunuz ve oranın yeniden Siyonist İsrail’in hükümranlığından kurtarılması için mücadele edilmesi gerektiğini savunuyorsunuz.
Peki, soru: Kudüs sadece müslümanlar için mi kutsaldır yoksa aynı zamanda hristiyan ve yahudiler de bu şehri kendileri için kutsal kabul ederler?
İkinci soru: Hangi dine mensup olurlarsa olsunlar orayı hakimiyetleri altında bulunduranlar, orada yaşayan veya ibadet maksadıyla oraya gelen tüm insanlara eşit ve adil muamelede bulunsalardı; herkesin kendi mabedinde ibadetini özgürce yapabilmesi için yeterli güvenliği sağlamış olsalardı yine de Kudüs’ün hangi din mensuplarının hakimiyetinde olduğu bu derece önemli olur muydu?
Nihayetinde bugün İsrail yönetimine Kudüs konusundaki tepkimizin nedeni, temelde insan hakları meselesi, özelde de Filistin halkının kutsal addettiği mekanlarda özgürce ibadet etmelerinin engellenmesi değil mi?
İsrail yönetimi orada yerleşik yaşayan Filistin halkının ve kutsal addettikleri mekanları ziyaret için gelen diğer din mensuplarının ibadet özgürlüklerini garanti altına alarak güvenliklerini temin etseydi, yine de bu ölçüde bir problem olur muydu?
Konuya bir örnekle devam edelim: Mekke’nin fethinden sonra Kâbe yönetimi eskiden beri o bölgenin bakımını ve yönetimini üstlenen ailede kaldı. Hz. Peygamber, Kabe’nin anahtarlarını yine onlara verdi. O günde bu karara itiraz eden oldu ancak Peygamberimiz kararından vazgeçmedi.
Bir başka örnek de Ebrehe’nin fil orduları Kabe’yi yıkmaya gelişi esnasında yolda karşılaştıkları deve sürülerine el koyması ve bu arada Hz. Peygamberin dedesi Abdulmuttalib’in de develerini gasp etmeleri ile ilgilidir. Ebrehe’nin, develerini isteyen Abdulmuttalib’e müstehzi bir edayla “Biz Kabe’yi yıkmaya geliyoruz, sen de develerini soruyorsun. Bu mu sizin Kâbe sevginiz?” deyişi üzerine Abdulmuttalib’in, “Ben emanetçisi olduğum develerimi istiyorum. Kâbe ise Allah’ın evi. Onu Allah koruyacaktır.” deyişidir. Öyle de oldu zaten. Abdulmuttalib burada öncelikle “mal ve can emniyetini” sağlamaya çalışmıştı. Mekanlar ve diğer tüm yaratılanlar insanlar için vardır. Yani insanın emniyet ve selameti, başka şeylerin önündedir.
Kısa paylaşımda özellikle bazı İslami çevrelerin riyakarlıklarına, hakikatin bir kısmını görmezlikten gelerek kendileri için maliyetli olmayan meseleleri gündemde tutmalarına dikkat çekmek istedim. Kendilerince “Müslümanların uğradıkları haksızlık konusunda ne kadar duyarlı olduklarının” PR’nı yapıyorlar. Bunu samimiyetsiz bir tutum ve davranış olarak görüyorum.
Bu arkadaşlara soruyorum; İçeride bu kadar insan hakları ihlalleri yaşanırken sesiniz çıkmıyor da sözkonusu “Kudüs” olunca meydanlara dökülüp timsahın göz yaşlarını döküyorsunuz; insanlık ve Müslümanlık anlayışınız bu mu?
Yani, Müslümanlık iddiasındaki idarecilerin, kendileri gibi düşünmeyenlere veya ayni dinden olmayanlara ya da hiç inancı olmayanlara haksız ve adaletsiz muamelede bulunmalarını onaylıyor musunuz? Bu bakışın siyonist yönetim anlayışından ne farkı var? Siz müslümanlar olarak bu hakkı kendinizde görürseniz sizin dindaşlarınıza bir başka din/inanç mensubunun haksızlık yapmasına ses çıkartmaya yüzünüz, hakkınız olur mu? Biraz empati lütfen!
Bazı arkadaşlar “o mekanlar kutsal mı?” diye soruyorlar. Birileri orayı kutsal addediyorsa o onun inancıdır, bir şey diyemem. Ancak ne olursa olsun hiçbir şey insan hakkından (kul hakkı) daha öncelikli değildir.
Biliyorum, ezberleriniz bozuluyor. Elbette kabullenmek zor. O geçitlerden ben de geçtim, sizi anlıyorum. Ama ilme, hakikate uygun düşmeyen ezberlerimizle yaşayamayız; bozmak zorundayız. “Hakikatin bir gün mutlaka ortaya çıkmak gibi bir huyu var.” Bu da böyle biline…